Dişleri çevreleyen yumuşak (diş eti) ve sert (alveolar kemik) dokuların hastalıkları ve tedavisiyle ilgilenen diş hekimliği dalıdır.
PERİODONTAL HASTALIKLARIN BELİRTİLERİ NELERDİR?
- Kanama
- Diş etinde şişme, kızarma
- Diş etinde çekilme ve açığa çıkan kök yüzeylerinde hassasiyet,
- Ağızda kötü koku ve tat.
- Dişlerde görülen sallanmalar, uzamalar, dişlerin yer değiştirmesi,
PERİODONTOLOJİ TEDAVİ KAPSAMI
- Detertraj
- Küretaj
- Diş eti çekilmelerinin cerrahi tedavisi,
- Diş eti büyümelerinin cerrahi tedavisi,
- Diş eti hastalıklarına bağlı gelişen doku kayıplarını tedavi etmek için cerrahi uygulamalar,
- Kemik greftleri,
- Membran uygulamaları,
- Yumuşak doku greftleri,
- Diş eti estetiği için cerrahi uygulamalar.
DİŞ TAŞI NEDEN OLUŞUR
Tükürüğünüzde bulunan mineraller, ağıza giren besin maddeleriyle birlikte diş yüzeyinde birikir. Dişlere yapışkanlık hissiyatı veren plak birikimi olur. Diş plağı düzenli ağız hijyeni ile kaldırılmazsa sertleşmeye başlayabilir. Sertleşmenin miktarı arttıkça diş taşı oluşumu görülebilir. Genellikle açık renkte ve sarımsı görünümdedir. Diş taşı üzerinde biriken yiyecek ve içecekler nedeniyle rengi koyulaşabilir.
DİŞ TAŞI OLUŞUMU NASIL ÖNLENİR
- Günde en az iki defa dişleri fırçalamak
- Ağız duşu kullanmak
- Diş aralarındaki plakları temizlemek için diş ipi kullanmak,
- Kahve, çay tüketimini azaltmak.
- Düzenli beslenmek
- Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımından kaçınmak,
- Şekerli ve asitli gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmak,
- Hekimin size özel önerdiği sertlikteki diş fırçasını kullanmak.
- Düzenli olarak diş hekimi ziyareti gerçekleştirmek
DİŞ TAŞI TEMİZLİĞİ SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
- Temizleme işleminin ardından diş etlerinde sızıntı olması ve birkaç gün soğuk sıcak hassasiyeti yaşanması mümkündür.
- Tedavinin başarılı olmasında, ağız bakımına dikkat edilmesi oldukça önemlidir. Ağız bakımına dikkat edilmemesi durumunda aynı sorun ortaya çıkabilir.
- Diş fırçalama ve diş ipi kullanımına devam edilmelidir. Aynı zamanda antiseptik ağız gargaraları da kullanılabilir. İlk günlerde hafif kanamalar görülebilir. Normaldir.
- 6 ayda bir kontrol için diş hekimine gidilmesi gerekmektedir
Tedavi sonucunda neler elde edilir?
Tedavi sonrasında dişler temiz, diş eti açık pembe renkli, sert kıvamlı ve kanamasızdır. Eğer hastalığa bağlı çok ileri kemik yıkımı oluşmuş ise operasyon sonrasında dişlerin boyları uzayabilir. Ancak dişleri destekleyen dokular sağlıklıdır. Bugün elimizdeki teknik imkanlar periodontal problemlerin hemen hepsini çözebilecek düzeydedir. Ancak diş çevresinde kalan kemik miktarı tedavi seviyesindeyse, diş çekimi de tedavi planına dahil edilir.
Periodontal operasyonun başarısını azaltan faktörler;
- Diyabet,
- Aşırı alkol tüketimi
- Sigara,
- Bazı ruhsal bozukluklar,
- Kan hastalıkları,
- İmmün sistem bozuklukları,
- Kortizon kullanımı ve radyasyon tedavisidir.
Operasyon sonrası yara bölgesine uygulanacak özenli ve titiz bakım, diş fırçalama ve arayüz temizliği tedavinin başarısı için kritik öneme sahiptir.
DİŞ ETİ ÇEKİLMESİ
Dişlerin çevresindeki yumuşak dokuya zarar verebilen, tedavisi geciktirilirse ağız içindeki dişleri destekleyen kemiği yok etmeye yol açan ciddi bir diş eti enfeksiyonudur. Diş eti çekilmesi, dişlerin gevşemesine ya da diş kayıplarına yol açabilir.
Yaygın olarak görülen bu sorun, çoğunlukla önlenebilirlerdir. Oluşum sebebi genellikle ağız bakımının ideal seviyede yapılamamasıdır. Gün içinde en az iki kez dişlerin fırçalanması, diş ipi kullanımı ve düzenli diş muayenesi; diş eti çekilmesinin oluşum ihtimalini düşürürken, sorunun gelişmesi durumunda başarılı bir tedavi süreci sunar.
Diş eti çekilmesi nasıl önlenebilir?
- Günde en az iki kez dişler fırçalanmalı,
- Diş ipi kullanılmalı
- Ara yüz fırçası kullanılmalı
- Diş hekimi muayeneleri ihmal edilmemelidir.
- Bu kontroller sayesinde ağız kuruluğu, bazı ilaçların kullanımı, sigara içme gibi diş eti çekilmesine neden olabilen faktörler kontrol ve takip altında izlenmiş olur.
Pembe estetik nedir?
Estetik bir gülüşe sahip olmak isteyen kişilerde, estetik gülüş yalnızca beyaz ve düzgün dişler ile sağlanamadığından dolayı bu dişlere uyumlu diş etinin varlığı da gereklidir. Diş etlerinde yapılan estetik uygulamalara ise pembe estetik denilmektedir.
Gülümsemenin kusursuz bir şekilde tamamlanabilmesi için diş etinin, dişlerin, dudakların ve çenenin uyumlu bir harmoni içerisinde olması gerekmektedir.
Diş etlerinin bir miktar küçültülmesi gerekebilirken fazla görünen diş etleri ise şekillendirilebilir. Diş etlerinde estetik uygulama öncesinde diş etlerinin sağlıklı olması gerekmektedir. Sağlıklı diş etleri ise pembe renkli, kanaması olmayan ve yüzeyi hafif pütürlü şekilde olmalıdır. Diş etlerinde şişlik, kızarıklık ve kanama var ise diş eti estetiği öncesinde diş etlerinin tedavisinin yapılması gereklidir. Bu durumda diş eti küretajı gibi farklı tedaviler gerekebileceği gibi diş taşı temizliğinin (detertraj) yapılması da gereklidir.
Pembe estetik, gülümseme esnasında ön orta kısımda yer almakta olan iki dişin, tepe noktasında bulunan ve diş etlerinden geçtiği düşünülen hayali çizginin, hafifçe dudağa dokunması ile sağlanmaktadır. Bazı durumlarda ise yalnızca diş etlerinde değil de dişlerin dizilişleri sorunlu olabilir. Böyle bir durumda ise öncelikle diş etleri düzeltilmeli ve sonrasında diğer tedaviler ile tamamlanmalıdır.
Bazı durumlarda ise diş etleri çekildiğinden dolayı kök yüzeyleri görünür hale gelerek, diş kronu fazla uzun gözükmektedir. Böyle bir sorun ile karşılaşıldığında ise kök yüzeyinin kapanması için diş eti grefti uygulanarak, hem diş etlerinin sağlıklı olması hemde estetik görünüm sağlanmış olur.
TÜTÜN ÜRÜNLERİ DİŞ ETİ SAĞLIĞINIZI OLUMSUZ ETKİLİYOR!
“Sigara içenlerde diş eti hastalığı görülme oranı, içmeyenlere göre 4 kat daha fazla izlenmektedir. Diğer tütün ürünlerin de; diş eti ve çevre dokular üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğu bilinmelidir.
Uzun süre sigara kullanan yaşlı hastalarda, şiddetli periodontitis görülme olasılığı 3 kat daha fazla izlenirken, sigara kullanım yılı ile diş kayıplarının artış gösterdiği izlenmektedir.
Genç bireylerde ise periodontitis görülme sıklığı sigara içenlerde, içmeyenlere göre yaklaşık 4 kat daha fazla görülmektedir.
Puro, pipo, nargile gibi ürünlerin de diş eti ve çevre dokular üzerinden benzer ve/veya daha şiddetli etkiler oluşturduğu bilinmelidir.
Tedavi sürecini de olumsuz etkiliyor.İyileşmeyi geciktiriyor.
Sigaranın diş eti hastalıklarının tedavisi (cerrahi, cerrahi olmayan ve implant çevresi tedavilerinde) üzerinde de yan etkileri bulunmaktadır.
Bırakmak için geç değil!
Sigarayı bırakanlarda risk; içenlere göre az, içmeyenlere göre daha çoktur ancak risk, sigara kullanmama süresinin artışına bağlı olarak düşer. Bu sebeple sigaranın bırakılması yönünde adım atılması; diş eti hastalıklarının şiddetinin azaltılması ve tedavinin daha olumlu sonuçlar ile gerçekleştirilebilmesinde büyük önem taşımaktadır.
İLAÇ KULLANIMINA BAĞLI DİŞ ETİ HASTALIKLARI
İlaca bağlı ortaya çıkan diş eti büyümeleri günümüzde çok yaygın olarak yaşanan bir sorundur. Bu sorunlar ilaç kullanımında tedaviyi yapan hekim ve hastaları yıldırmakta ve uygulanan tedavinin başarısını kötü etkiler.
Oral yolla alınan doğum kontrol ilaçları diş eti hastalıklarına neden olabilir. Bu ilaçlar kontraseptifler olarak da bilinen, ağız yoluyla alınan, östrojen ve progesteron barındıran steroidal ilaçlardır. Asıl olarak, hormonal değişikliklerin periodontal duyarlılığı artırdığı bilinir. Yapılan çalışmalar cinsiyet hormonlarının düzeylerindeki farklılıkların diş eti iltihabını artırdığını göstermiştir. Hamilelik sürecinde kadınlarda diş eti iltihabı durumlarının daha fazla görülmesinin nedeni de budur. Doğum kontrol ilaçları da hormon düzeylerinde değişikliklere yol açar.
Sistemik Hastalıklar da Diş Etlerini Etkiliyor!
Bununla birlikte birçok sistemik hastalık, bozukluk ya da durum da; diş eti hastalıkları için risk faktörüdür. Sistemik iltihabi bir hastalığın, diş eti üzerine etkisinin en belirgin örneği; şeker hastalığıdır. Diş eti hastalıkları, şeker hastalığının bir komplikasyonu olarak tanımlanmıştır. Şeker hastalığında, sistemik enflamasyonla-diş eti hastalıkları arasındaki bağlantı; lokal ve uzak organlar arasında mevcut olan iki yönlü ilişkiyi gözler önüne sermektedir. Bu ilişkide, bağışıklık sisteminde yer alan hücrelerin ana rol oynadığı düşünülmektedir. Kan hastalıkları gibi diğer sistemik iltihabi hastalıklar da, diş eti iltihabını şiddetlendirebilir. Virüsler ve diğer mikroorganizmalar tarafından oluşturulan sistemik hastalıklar da, diş eti hastalıklarını etkileyebilmektedir. Bu bireylerin ağız ve diş eti sağlığına önem vermesi gerekmektedir. Aynı şekilde; bazı sistemik hastalıkların diş eti ve ağız içi bulguları olmasından dolayı, sık sık diş hekimi kontrolleri önerilmektedir.